Nisan 19, 2010 | By: ufukcel

Laid in Earth

Bugün dokunmayın bana. Hüznümü yaşatmak istiyorum içimde.
Bugün kendime halime bırakın beni. Geri kalan herkese kulaklarımı tıkamak istiyorum.
Bugün sormayın beni kimseye. Merak edilmek istemiyorum.
Bugün kötü şeyler yapmak, bir şeylerle ters giden yanlarıma zarar vermek istiyorum.
Bugün artık bitsin istiyorum. Çok uzun gelmedi mi sana da?




Kime dediniz pardon anlayamadım? Ben miydim o kadar yürekten çağırdığınız? Kimsiniz siz? Nasıl bu kadar etki edebilirsiniz hayatıma? Biraz fazla olmadı mu bu etki ve yeri geldiğinde tepkileriniz? Çoğalmadık mı gün geçtikçe birbirimizin içinde? Sınırlamalı insan kendini, biliyorsunuz değil mi? Yoksa acı çekiyor en olmadık anında, farkındasınız değil mi? Biraz kendine bir şeyler saklamalı insan, yoksa yoruluyor sil baştan kendini yazmayı, görebiliyorsunuz değil mi? Bir hayattan çıkmak girmekten çok daha zor, yaşadınız mı hiç? Birisinin hayatına ölümcül müdahaleler yapıp, sonra onun can çekişmesini izlemek insana çok zevk verir, yaptınız mı hiç? Arka fona siyah bir ton, depresif bir müzik, yaşanmış, yaşanmamış, yaşanamamış, yaşanmayacak anılar... Kendinizden bile uzaklaşamadığınızı farketmeniz ne kadar da acı. Kendini bile kandıramıyorsunuz değil mi artık? Rastlayamamak en büyük olasılıklı mutluluklara dahi üzüyor değil mi sizi? Kabuğunuzdan çıktınız artık, gözlerinizi kapatan neydi peki? Işık mı aldı güneşte yeşile dönen gözlerinizi? Çok mu kırıldınız insanlara? Biraz da siz mi mutlu olmak istediniz? Sizin için neler yaptığını asla bilmeyeceğiniz insanlar dört bir yanınızda. Bilseydiniz, olmazlardı da zaten.


Bugün içime atmak istiyorum bütün dertlerimi. Hüzünlenmek parayla mı? Kendimi üzmek istiyorum bu kez de durduk yere.
Bugün daha az sevdim kendimi. Yer yer nefret ettim hatta. Çok mu önemliydi? Çok mu ciddiye alıyorum hayatımı? Al işte istediğiniz oldu. Artık daha az seviyorum hem kendimi hem de sizi.


Çok kaptırdım rolüme kendimi farkındayım. Bir şarkı takıldı dilime, dinledikçe siz geliyorsunuz gözümün önüne. Sözlerinde hüzün var, dinlemeye korkardım eskiden. Şimdi sadece sizi özlediğimde dinliyorum. Gün gelecek kulağınıza fısıldayacağım diye beklerken iki adım bile öteye gitmek için çalışmak çok zor oluyormuş. Yalnızlık değil de yalnızlığı görmezden gelmeye çalışmak yoruyormuş bir de adamı. Adam gibi yalnızlığı bile yaşatamadıktan sonra neden gitmemi istediniz ki benden? Biraz daha gri sanki artık dünya. Pus sarmış her yanı. Gözümün önünü göremiyorum, engel oluyor sisiniz. Çağırıyorsunuz biliyorum, duyduğum sizin sesiniz. Ama gel(e)meyeceğimi biliyorsunuz, benden daha fazla neredeyse. Emin olsam, görsem sizde beni, hiç gönlümü yormazdım bunca zaman. Eğilirdim önünüzde, dizimin üstünde olmayı aldırmazdım o zaman.


Biraz marmelat, biraz kekik kokusu var havada hep. İnsan hep gülemez ya... Tekrarlanıyor cümlelerim, olmayan bir noktaya doğru.
Son bir kez... En güzel -di'li geçmiş zamanımsın sen benim.


Yolları, duvarları geç yavaş yavaş.
Giderken bu kentten bir piç gibi bırak yalnızlığını.
Ve o siyah saçlarını kes yavaş yavaş.
Giderken, terk ederken savur yüzüne yalnızlığının.



Cem Adrian - Nereye Gidiyorsun | Ikilem Canlı Performansı

Bir e-mail adresi girmelisin:

By FeedBurner