Aralık 16, 2010 | By: melankolik melodi

Öğrenilmiş Çaresizlik

Kanlanamayan çürümüş bir organım gibisin, mutluluklarımı iletmiyorsun uzuvlarıma. Kesip atmak istiyorum seni. Yaşamam için yapmam gerek yoksa sevmiyor değilim acıttıklarını. Paslı bir testere bırakmışlar sanki bana. Bu da bir oyun belli. Ama ben oyunlarda hiç başarılı olamadım ki.

Çok beceriksizdim oyunlarda, hiç yenemedim. En zayıf halka olmanın yükünü taşıdım omuzlarımda. Galibiyete sevinemedim, hep ikinci gelenleri sevdim. Çocukluğuma inilseydi şayet anlaşılırdı birincileri sevmememin nedeni elbet. İngilizce öğrenirken en çok da bu konudan nefretten ettim ben. "I can’t"... Sizin –e bildiklelrinizi ben hiç bilemedim, bu yüzden sadece you ya da he/ she de kullandım ben “can” i siz yaparken olurdu ama ben yapamazdım.

Belki öğrenilmiş çaresizlik benimkisi de, kadıköy’de sahaya çıkmaya korkan gs'li futbolcular gibiyim. Hayat, iş,güç ve aşk sahasında formamı giyip maça çıkmaktan korkuyorum ama düdüğü duydum sanki. Maçı başlattı bile beklemeden beni. Kontrataktan bir gol bulabilirim belki.

Kendi kendimle yarışıyorum aslında. kalbim ceza sahasında 9 kusurlu hareketten biri yaptı ve hakem testereyi bana uzattı.

Bir e-mail adresi girmelisin:

By FeedBurner