Ağustos 20, 2010 | By: melankolik melodi

Had Gadia!...

Bir adam düşünün ki diye başlardı şayet bu yazıyı kendisi yazsaydı yok ama ne tarzını ne de kelimelerine hiç mi hiç özenmiyorum. Becerebileceğimi bilsem dakika durmam ama sakın sen korkma. Taklitler asıllarını yaşatırmış hesabı seni yaşatmak için deniyorum bazı bazı. Elime yüzüme bulaştırarak hemde. eeee ne demişler kirlenmek güzeldir, hele de kıytırık bir marka detarjan ve her daim yanınızda olan bir kuzu varsa. Had gadia!...


Şimdi buradan tanımlar yaparsam olmaz benim gözümden görür de kaparsanız kuzumu ne yaparım bilemem, faili meçhul cinayetler, cinnet vakaları beklemez belki ama kurtlara kuzu olabilirim.


Şimdi buradan övsem kendisini haklı olarak olmaz görürseniz gerçek ufukcel şahsını, alırsanız dostumu sonra o ne yapar bilemem. Susarsa daha da fazla, bakmazsa hiç içine yazmaz, buralar burası olmaz.


Umutları var gerçekleşmesini beklediği, hayalleri var net olarak göremediği, kelimeleri var daha söylemediği, kızgınlıkları var hiç göstermediği, doldukları var yazıya dökmediği, çekingenlikleri var nedenini bilmediği, üç noktaları var sessizliğinin muadili…Kocaman da bir kalbi var herkesi sığdırabileceği. Eğer ölmez de kalırsam bir gün kendisini fabl masallar yazarken göreceğime adım gibi eminim masalın ismi de benden olsun kuzuların sessizliği. bunu okurken suratının aldığı şirinlik smileyımsı ifadeyi görür gibi oluyorum ama Houston bağlantı gitti.
Eğer size tanıdığım bildiğim adamı anlatmaya çalışırsam beceremediğim için deliye döneceğimi biliyor olmanızı isterdim ama elimde olmayan nedenlerden dolayı beceremiyorum ben bu işi, o yüzden kısa keseceğim en başından beri belliydi. Yetmiyor işte, sevilmesinin, mutluluğunun, anlaşılmasının, ya da tanınmasının yetmediği gibi, yazılması da yetemiyor. Bu nokta da en büyük avantajımız muhattap olduğumuz kişinin yetinmeyi biliyor olması. Küçük bir sevgi sözcüğü, bir iki satır yazı, kalbe dokunan bir gülümseme, umut taşıyan bir hayal bunlarla kandırıp koca bir sevgi alabilirsiniz kendisinden bunlarla yetinebilir bir kişi, bilirkişi. Nasıl çok karlı bir alış-veriş değil mi?


O kadar tanımlamiyciiimm, yok anlatmiyciiimm dedim ama dayanamıyorum bu blog sahibi şahısı yaklaşık dört yıldır tanıyorum üç bitti dördünden gün alıyor işte karıştırmayın.neyse ne diyorduk bu kuzu gibi olan arkadaşım kibar, sessiz yer yer hafif suratsız diyebilecek kadar sessiz ve sakin biridir. Hatta bazen ahraz olduğu bile düşünülebilir. Dışarıdan tanımadan edineceğiniz ilk izlenimler bunlardır ama bizim bu tatlı su balığımız internet ortamında ve yazılarında pek de öyle gözükmez, Cezmi ersöz gibi yazar, okan bayülgen gibi de ağzı laf yapar. Tanıdıkca dersiniz ki yaa bu iyi çocuk.gel zaman git zaman huyunu suyunu, msn adresini, telefon numarasını öğrenirsiniz. Zaman zaman abuk sabuk tacizlerde bulunursunuz ama sesini çıkarmaz. Neden? Çok iyidir de ondan. Eğer değdiğinizi düşünüyorsa tribinizi de çeker iyi hissetmeniz için elinden geleni de yapar. Ama yok bunları sadece bencilce kendi egolarınız için yapıyorsanız (canım bak üstte bir çarpı işareti var haah kapı orda.) s.ktir et gitsin ne çekicen onu yaaa diyen bir kuzusu var haberiniz ola. fedakardır, dinler, bazen hüzün kovar , yardım etmek için elinden geleni de yapar, en güzel hüzünlü şarkıları dinler dinlettirir, hizmette sınır mı asla. İşte böyle bir adamdır, üzülür ama belli etmez düşünür, çok susar ama susarken de anlatır o da anlayana.


Yazacak kelimelerinin, kullanacağı üç noktaların hiç bitmemesi dileğiyle. Eğer biterse ben sana ödünç verebilirim , temin ederim yani. Yeter ki okumaktan mahrum bırakma bizi… ve yazarken biraz da rahat bırak bu ne yaa iki satır yazı yazıcam şurada alttan sarı ışığı yakıp yakıp duruyorsun yok oynamıyorum ben… sarı dedim ama turuncu galiba. Çok da saf yazıyı sileceğimi söyledim az önce hemen de sinirlendi . eğer alırsanız o ışığı gözlerinden, bırakmazsanız kendisinde kimseye güven ve büyütürseniz kuzumu, koyun olup çıkarsa başıma sakın görünmeyin bana .
Umarım bir gün İtalya’ da o dilek havuzunun çalışırlığını test eder, her isteğini gerçekleştirir, tüm hayalleri gerçek olur da öyle sırf hayal kurmak için ütopik hayaller oluşturur, kumral bir adası olur da mabel verenleri çok olur. Boşluklarını itina ile doldurur da belirsizliklerine bir nokta koyar. hep üç nokta hep üç nokta olmaz ama…


Not:bu yazı ufukcel şahsı tarafından yazılmamış olup ( çift kişilikli sanmayın şimdi durduk yere) yazı da geçen şahsın gerçek kişi ya da kuruluşlarla bir alakası yoktur, tamamen hayal ürünüdür. Yoksa siz bu kadar iyi bir adamın tabi kuzular hariç, içimizde yaşıyor olabileceğine gerçekten inandınız mı?

7 yorum:

Adsız dedi ki...

bir adam dusunun ki bir(bence "bi") tesaduf sonucu karsilasip onceleri kendinize benzettiginiz ve bundan mutluluk duymadiginiz halde ve msn adresini, telefon numarasini almadan ya da uzaktan tanidigini sanarak aslinda tanimadan, uzun cumleler kurmaya calisarak, "why does it always rain on me" gibi simarik bi sarkidaki huznu yakalamaniza sebep olan, sesli sessizligini ya da kuzulugunu farkedip ama kapmadan bu kuzuyu ki sacma buluyorum ben biseyleri biseylere baglamayi ya da hemen kapalim, tuketelim, siradanlastiralim..herneyse, bu kadar uzun bi cumle yeter.. (baglayamadim cunku, cumle baglama sorunum var). kibarca sizi yureklendirmesini, evini acmasini ki mutfaga sokmasini asla tercih etmem, cumlelerindeki huzuru, icindeki bitter sweet symphony'i farkettiyseniz evet bir adam dusunun ki diye baslayan cumlelerini ya da verdigi bkz.lerden araya istenmeyen zamanlar soksanizda kopamazsiniz sanki..gerci her seyin koptugu bi nokta var ki o kopulan noktalara arada ugrama vicdansizligi -bence vicdansizlik degil belki vefa-
durumunu bile sorgularsiniz "haribosuz kalasin" bad duasindan sonra.
takilip gitmemeli kimsenin pesinden bence, buyuk hasarlara sebep olur bu durum diye dusunuyorum. bunu yasadim ki uzun suredir takilmiyorum takili kalmis gibi yaptigim role-playleri saymasam ki nefret ediyorum onlardan ve kendimden bazen.
En huzur verecek olandan bile paranoid sanrilarla ve kliselerle kacmakda asagilik.
"I get the strangest feeling you belong", herseyde var sanki bu..hayata ne kadar bulutlu baktiginla alakali ya da bogulmalarinla..
yoksa bu uyariyi ciddiye alacagimi mi sandin? yukarida yazilan cumlelerin bi kismini anlamadim ben, iki kez okudum cogunu.. -).
okumadan yayinliyorum ki okursam cogunu silerim, her tur sacmalik icin simdiden ozur..

Adsız dedi ki...

"yukarida yazilan cumlelerin bi kismini anlamadim ben, iki kez okudum cogunu.. -)."
kendi cumlelerimden degil, rituximab'in cumlelerinden bahsediyorum burada..cozdum ben olayi sanki biraz..

ufukcel dedi ki...

düşünülen adam ben olunca hemen şımarabilirim farkındadır herkes umarım :) hatta şu anda bile ansızın ukalalaşabilirim kendime karşı mazur görüle :)

cümle bağlayamaman da bi şey mi ben 12 yaşıma kadar ayakkabımı bağlamak konusunda 5 yaşındaki çocukla aynı duyguları paylaşıyordum. yalan yok, bağlayamıyordum. her gün okula giderken anneme, okuldayken de ender'e bağlatıyordum.

madem açık olmalıyız bu sayfalarda, yazıdan ne anladığını merak ettim ben. rituximab/melankolik melodi/yrn artık ne dersen de, dostumun yazdıklarının birçoğu sanal da olsa çok şey paylaşmış olduğumuzdan, bana çok anlamlı geliyor ama senin de ne anladığını merak ettim :/ keşke paylaşsan.

ayrıca yazdığın bi yer yoksa keşke burada yorum haricinde yazılar da yazsan. eminim ki benim tozumu attırırsın, hele şu yazmaktan çekindiğim zamanda yazacakların çok önemli de olabilir hiç değilse benim için. açık açık iş teklif yapıyorum daha ne diyim :/ reklam gelirlerimiz, hitimiz günlük 5 tıkı gördüğü zaman artmaya başlayacak ama başlangıç primi olarak bi kolalı jelibon (kapağı açılmamış hem dee!) verebilirim.

belki deniz kokusu getirirsin sen de bi avuç :)

Adsız dedi ki...

Yazamamki su an ya da su siralar, ben de cekiniyorum ya da dusunmuyorum bile hicbiseyi sanki. Donuklasir ya insan bi zaman, ya da karsisindakinin gozlerine bakip dusundugu seylerin tam tersini soyler ya anlasilamamanin ve kopulan noktalarin verdigi boslukla. oyle..
Kapagini sen acarsan kolali jelibonun, dusunulebilir ama.

ufukcel dedi ki...

benim de yazamadığımın farkındasındır umarım :) ve ben boşluğa inanmıyorum. ne olursa olsun bi şeyler çıkmalı, sesini çıkarmalısın orada olsan bile. mutlaka duyacak birileri vardır. ben kulağımı açtım bekliyorum...

Adsız dedi ki...

kulagini acip bekleyen birileri olunca tikaniyorum gibi bi kapris yapip sinir harbine sebebiyet vermek isterdim ki veremem biliyorum -) kapris yapmayan modeli yok bunlarin diye de belirtirim..
tahammul sinirini hep zorladim galiba insanlarin bicok seyi anlatmayarak ki en son buyuk bi isyana yenik dusuyoken istemeye istemeye toparladim bu isyani. isyan etse de kopsa diye dusundugum kopuk kopuk seylerden biri..
benimde kopamadigim seyler var galiba bicok seyde ya da borderline personality disorderin iyi bi temsilcisi olmaya adayim..son teshisim bu, havali olsun filan diye zorluyorum kendime dsm-iv'nin listeledigi zoraki bozukluklari secerken..
benim de kulagim hep acik, bekliyorum..-)

ufukcel dedi ki...

yakında söyleyecek sözlerim bittiğinde tekrar hatırlatırım ama bu sözleri :) boş sayfaları yorumlamaya başlarız, artık olur biter :)

oraya buraya şarkı sözleri serpiştiririm içimden geldiğince durduramazsın hem beni sonra :)

içimden geldi;
"kaldır kapağı bak
kimler can çekişiyor cennette
kim çoktan ölmüş kim diri kendi cehenneminde
sustur bütün yerli yersiz havlayan köpekleri içinde
bu karanlık sokaklar yalnız onların değil
kaldır kapağı bak
kimler can çekişiyor cennette
kim çoktan ölmüş kim diri kendi cehenneminde
sustur bütün yerli yersiz kımıldayan gölgeleri içinde
bu karanlık sokaklar yalnız onların değil"

yani anafikre gelecek olursak;
yazmalısın ki yazabileyim :) bağır ki duyabileyim... biraz daha havalı kelimelerle teşhis dahi koyabilirim kasarsam ona göre! :)

Bir e-mail adresi girmelisin:

By FeedBurner