Miş’ li geçmiş zamanla kurdum çoğu cümlemi. Hiçbir şeyi bilemememden, kendime olan güvensizliğimden. Bilmedim hiçbir şeyi. Emin de değildim sizden, kendimden olmadığım gibi. 'Ohh be' gibi rahatlık belirten ünlemlerim de olmadı hiçbir zaman. Beynimi keşfe çıkan kurtlar içime sıkıntıları yumurtladırlar. Acabalarım vardı yoksalarımı süsleyen. Soru işaretlerimle sunumunu güzelleştiren. Sürekli yaptığım teşhisleri, çözüm alanındaki sıkıntılarımı kromozomlarıma bağladınız fakat sizin çeşitliliğiniz de bir çözüme varamadı.
Sessizlik… Bir iki siyah tını ve solunum sesleri vital bulguların en güzeli. Yaşıyoruz elbet bizde, izin verildiğince. Tutuyoruz, tutunuyoruz kah saçlarımızdan kah yardaki otlardan batmayalım diye. Kedilerin canlarına ortak sürdürüyoruz hayatımızı yaşamayı beceremiyoruz ölmeyi beceremediğimiz gibi ne kadar da sinir bozucu değil mi? Bu yazının da böyle anlamsız bir şekilde öylesine gittiği gibi. Sanki geçen yarım bıraktığım satırlar bunlar değillermiş gibi. Her şeyin zamanı vardır, zamana bırak, zamanla geçer , zaman en iyi ilaçtır tüm firmaların önerdiği, reçetelerin olmazsa olmazı, en gözde antidepresan, zaman. 7/24 tok karnına umutla beraber tüketildiğinde en verimli sonucu elde edebilirsiniz sizde. İlk başlarda karın kaslarında kramp, delirme hissi tattırabilir size en keskin biçimde ancak ufak dozlarda boşvermişlik ve uykuyla beraber yenebilirsiniz sizde. Alt edilebilir elbet hayat kanseri, erken teşhis edilirse.
Zamanı kesmeden zaman zaman yoklarsanız kendinizi, eğer küçülmüşse o lanet olası boşluk hissi kurtuluyorsunuz demektir bu illetten, tek sıkıntınız yan etkilerdir şimdi. Gis siteminizdeki iştah azalması insan etine olan isteksizliğinizdendir elbet, sahte kimlikler bulantı nedeni. Biraz uzak kalın, çok fazla insan kirliliği.
Kapanan tüm kapılar, kesilen tüm ilişkiler tedavinin cerrahi kesimi. Akıllarda kalır tek soru ya nüksederse, büyürse içteki boşluk hissi.
Uzak durun hormonlu duygulardan, genetiği değiştirilmiş kişiliklerden , doğal güzellik en iyisi.
Aslında böyle bir yerin olmadığının ben de farkındayım.
Sayfalar
Sahi Neler Olmuş?
- The Bishops - Nothing I Can Do Or Say - 12/16/2011 - ufukcel
- Everything Falls Apart - 11/18/2011 - ufukcel
- Breaking News - Coffee Cup - 9/10/2011 - ufukcel
- I Couldn't Spill My Heart - 9/3/2011 - ufukcel
- And It's Alright... - 8/5/2011 - ufukcel
Geçmiş zaman
- Aralık 2011 (1)
- Kasım 2011 (1)
- Eylül 2011 (2)
- Ağustos 2011 (1)
- Temmuz 2011 (1)
- Haziran 2011 (2)
- Mayıs 2011 (5)
- Nisan 2011 (2)
- Mart 2011 (4)
- Şubat 2011 (6)
- Ocak 2011 (4)
- Aralık 2010 (5)
- Kasım 2010 (3)
- Ekim 2010 (4)
- Eylül 2010 (4)
- Ağustos 2010 (4)
- Temmuz 2010 (7)
- Haziran 2010 (2)
- Mayıs 2010 (8)
- Nisan 2010 (9)
- Mart 2010 (1)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Gogıl
Bunlar da Var
-
Don't Worry, I'm Yours (Jason Mraz vs. Bobby McFerrin vs. Israel Kamakawiwo'ole) by üfük
-
"Ne güzel..." Çok uzun zaman oldu. Fonda ne çaldığından haberim yok ama renkler kesinlikle mora çalıyordu. O gün bitmeyecek ...
-
Sabrımın tükendiği, heyecanımın kaybolduğu nokta, az ileride, sanki annesinin az önce "dokunma buna sakın" dediği vazoyu başarılı ...
-
Birbirilerini dinlemeyen insanları şimdi daha iyi anlıyorum, çünkü hiçbir boka yaramıyor, . Hikmet amcanın haklılığını herkes fark etmişte b...
-
A SHORT LOVE STORY
-
Mondros Mütarakesi'yle belirlenmiştir. Aksi belirtilmediği müddetçe her insanda geçerliliğini sürdürmesi, 3500 yıl süreyle garanti altın...
-
Gözlerimi kapadım, sadece rüzgarın sesi vardı kulaklarımda. Bal gibi kokuyordu sanki etraf, belki biraz da deniz. Zira denizi görmeyeli ne...
7 yorum:
fantastik bi ruh haliyle "ey sevgili gunluk ve hayat da kansermis" diye baslamak ve uzaktan sahit olunan hastaliklar, kirginliklar, aldatilmalar, en yakinimizdakini kaybedisler bize hic ugramayacakmis hissine kapilmak.. yasanilan her gercekligin icindeki soyut gerceklikle yuzlesememenin yarattigi travmayi es gecememek ve uzun sure uzak kalinan en yakin hayatlarin icindeki karmasayi farkedince kendi sikintilarinin gereksizliginden, kendi sacma sikintilarindan kacip karsilastigin gerceklerle kacmak istedigin kendine donmen tekrar tekrar..ve yine cumleleri tamamlayamaman..
hala emin degilim. sanirim hasta ruhlu olan "sen" degil, etrafinda soyleyemediklerin ve anlatamadiklarin.
kaybetmekten korkuyorum cok ve bu defa yuksek olasilik kaybedicem. evet evet ben, tekrar birinci tekil sahis..
sol tarafin agrisi cok fazla ki kalp degil baska bisey var sanki orada. cok bunaldim yine, anlatamiyorum cunku. "everything happens for a reason" tagline'ini anlamak istemiyorum bazen. bazi sebepler sonuctan daha onemli olamaz di mi, cok mu kizginim ben ya da bilmiyorum. kizgin oldugum seyleri anlatabilsem keske..
dogal guzellik mi kaldi..
24 saat icinde imha olan yazilar olsa ya da suya yazsam gitse bitse..ya da birinci tekil sahsin tadini cikarabilecek kadar anlatabilme yetisine sahip olunsa, olsa(m) ve tecrubeyle sabitlesem..bazen olmuyor iste, bu defa lutfen olmali..ama olmaz iste yine biliyorum..
zorlamadan ve zorlanmadan, sonradan pisman olunacak bi rahatlama yontemini tekrar bitiriyorum ve buralari alet ettigim icin tekrar tekrar uzgunum..ama rahatladim, uyurum bi sure..
aslinda boyle bi yerin olmadiginin ben de farkindayim.
sen ya da ben... tekil kişileri karıştırdığımız zaman ortaya bir korkak çıkıyor, farkındasındır. hiç değilse ben kendime tarafsız bir gözle, dışarıdan bakınca huysuz, korkak, yer yer sağanak yağışlı ama 4 mevsim çorak bir adam görüyorum. yani hayatını sızıntılarla yaşayan, adapte olamayan, kafasını dışarıya çıkarmaya korkan bir adam. yani uygun adım marşta yürürken bile aklındaki binlerce düşünceye mahkum olduğunu anlayıp sendeleyebilen bir adam. yani kusursuzluğun peşinde koşarken kusurlarını unutan bir adam. yani ben... yani sen... kurduğu hayalleri birilerine endekslemek zorunda kalmak, hayattan gereken tadı alamamak/aldırmamak, renksizliği en koyu renge bile tercih etmek... hayat felsefelerimizde biraz oynak noktalar var gibi geliyor en başında beri. ödün vermek bu mu? sanmıyorum, sorun orada değil tam olarak.
sanki bir şey yanlış gitmiş ve sonrasında çorap söküğü gibi tüm yanlışlar onu izlemiş gibi. sanki hakkında hiçbir şey bilmediğin bir adam az sonra tüm hayatını değiştirebilecek sözleri söyleyebilecekmiş gibi. sanki tamamen havasız kalsan bile kafana geçirilen fanusun farkına varamayacakmışsın gibi. sanki uyursan her şeyin geçeceğini... geçiyor öyle ya da böyle.
zaman ne çabuk geçiyor farkında mısın? dün birdim bugün en az üç parçaya bölündüm. yutkunurken boğazımdan geçen şeylerin farkına varmamı sağlayacaksa bölünmeye de hazırım daha fazla. sanırım kendime yetebilirim az da olsa. sen de dene. çok şey kaybetmeyeceksin.
sonuçta,
"everything happens for a reason"
-)
neyi kaybetmekten korkuyorsunuz, kaybetmenin keyfini yaşasanız olmaz mı?
tekrar bulamayacagin seylerin keyfini yasayabilecek kadar optimist olmak guzel bi oneri ama zor sanki.
mr ufuk u give me some reasons, thx for em' -).
ms. aymrilibord, that's 4 u :)
mmm siz türkler nasıl dersiniz...
çok şükela bir şarkıyı getirdi aklıma isteğiniz :)
http://alaylitumlec.blogspot.com/2010/09/same-mistake.html
biz turkler cook tesekkur ediyor -)
mutlu oldum cok, altta kalmamam lazim -)
ya yok şimdi karşılık beklediğimden değil ama hani gelirse de bi şey yok olmaz demem yani bilirsin :P
Yorum Gönder