Uysal bir dengesizlik var içimde. Mavi bir kuş içimde çırpınıyor ve her geçen gün benden bir parça alıyor. Sanki hapsetmişim bir şeyleri, sanki kendi elimle yüreğime setler çekmişim... Takatsiz kalana kadar düşünmekten kendimi alamıyorum. Sanki beynime, hür irademle ötenazi uyguluyorum ve her hücremin gırtlağını sıkarak tek tek nefessiz bırakıyorum. Yapılacak listemin en üst sırasına biraz nefret, biraz öfke sözcükleri öğrenmeyi yerleştiriyorum. Başarılı olursam bunları ilk önce kendi üzerimde test etmek istiyorum.
Her şey olması gerektiği gibiydi başından bu yana. Uyku girmeyen gözlerimden de, boğazımı sıkan ellerinden de, sinsice içime doğan kokundan da seni sorumlu tutamazdım. Eğer bir yola girmişsem tüm yokuşlara, engellere, gidişlere, tekrarlara, sebeplere, sebepsiz yok oluşlara, tekrarlara, tekrarlara... Alışmak zorundaydı en kötüsüne bile. Yüzümdeki ekşimeyi yolda gördüğüm ölü kuşa yoruyordum ama aslında açıkça kendimden bile kaçmaya çalıştığımı biliyordum. Kendim hakkında tek kelime bile bilmediğime emindim. Tutanaklarımın hepsini kaybetmeyi göze alarak çıkmıştım yola ve şimdi elimde kalan tek şey öznesi belli olmayan, devrik cümlelerdi. En başıdan beri... Gerektiği gibi...
"Hayır! Yormuyor beni varlığın. Sadece yavaş yavaş ölmeye başladım ben. Ama korkma, korkmuyorum çünkü ben. İsterdim belki... Bir anda toz olmayı, şah damarımdan fışkıran kanla birlikte. Sanki hiç varolmamışım, kimsenin hayatına tutunmamışım gibi. Hayır! Üzmüyor beni gidişin. Nasıl olsa bir gün birimiz daha erken gidecek, kalanımız üzülecekti. Sakınmadım bu gerçeği ikimizden de ama daha vaktimiz var sanıyordum. Rutubetli cümleler var aklımda, sana hiçbir zaman ulaşmayacak. Hayır! Gitmiyorum hiçbir yere. Buradayım bak hala. Bölünmedi kalbim henüz yarıya. Hala yutkundukça tadın geliyor damağıma. Uyuyorum sen yokken, bazen yıllarca. Döndürmüyor yolumdan en kara kabus bile. Açarsam gözlerimi, yüzünü unuturum sanıyorum. Hayır! Dünyanın o kadar güzel bir yer olmadığını ben de biliyorum. Birkaç gereksiz ayrıntısı dışında her şeyini biliyorum beni bekleyen kazanların. Gözle görülür bir etki bırakır diye umuyorum yalanlarım, tercihlerim, bırakışlarım, yok saymalarım, vazgeçişlerim... Kendime getirecek birkaç ufak cehennem azabı belki?"
Yorulmaya başladım. Yalanlar söyledim sana. Gözlerimi kapattığımda gördüğüm yüzün yerini başkaları aldı. Tutunduğum tek dalın sen olmadığını anladım. Geç kaldığımın farkına vardım birçok şeyin. Kızdım kendime, boşa kürek çekmelerimden usandığımı anladım. Tam şurama oturmuş bir yumruk... Cümlelerimi yemiş her geçen gün. Elin bana uzun zaman önce sıcak gelmemeye başlamıştı. Hangi öykümü tamamlamaya çalışıyordum ki zira ben? Güneşli bir gün mü bekliyordum fırtına çatımızı alıp götürmüşken? Doğa olaylarına saygımı kaybetmiştim uzun süre önce, haklısın. Ondandır her yağmur yağdığında artık toprağın kokusunu alamayışım. Sen gelmiyor artık burnuma topraktan. Sahi, ölünce toprağa karışıyor mu kokun? Yoksa o bile ortak etmiyor mu kendine?
Ölüyorsun her geçen gün. Yok ediyorsun kendini, bana rağmen. Tamamen bittiğinde bir şeylerin değişebileceğine inanıyorsun. Çünkü artık denemediğin sadece bu kaldı. Denemeye cesaret edemediğini en sona saklıyorsun. Son bir tepki bekliyorsun, git artık dememi istiyorsun.
Yalanlarımı biriktirmeye devam ediyorum sana doğru. Upuzun bir liste yapıyorum. Bulamıyorum uygun sözcükleri ama cümlelerimden artık çekip gitmeni istiyorum. Artık kendi günahlarımla savaşmak istiyorum. Ne başkasına can, ne de kendime set olmak istiyorum. Git artık. Kapkara içimden git artık. Yüzümdeki ekşi ifadenin suçlusu sensin. Ne zaman gitmeyi seçersen seç, artık benim için arkamda bıraktığım yolun kenarındaki o ölü mavi kuşsun. Gözümdeki son hatıran da siliniyor... Gözlerimi açtığımda yüzünü unutmuş olacağım. İyi uykular...
Aslında böyle bir yerin olmadığının ben de farkındayım.
Sayfalar
Sahi Neler Olmuş?
- The Bishops - Nothing I Can Do Or Say - 12/16/2011 - ufukcel
- Everything Falls Apart - 11/18/2011 - ufukcel
- Breaking News - Coffee Cup - 9/10/2011 - ufukcel
- I Couldn't Spill My Heart - 9/3/2011 - ufukcel
- And It's Alright... - 8/5/2011 - ufukcel
Geçmiş zaman
- Aralık 2011 (1)
- Kasım 2011 (1)
- Eylül 2011 (2)
- Ağustos 2011 (1)
- Temmuz 2011 (1)
- Haziran 2011 (2)
- Mayıs 2011 (5)
- Nisan 2011 (2)
- Mart 2011 (4)
- Şubat 2011 (6)
- Ocak 2011 (4)
- Aralık 2010 (5)
- Kasım 2010 (3)
- Ekim 2010 (4)
- Eylül 2010 (4)
- Ağustos 2010 (4)
- Temmuz 2010 (7)
- Haziran 2010 (2)
- Mayıs 2010 (8)
- Nisan 2010 (9)
- Mart 2010 (1)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Gogıl
Bunlar da Var
-
Don't Worry, I'm Yours (Jason Mraz vs. Bobby McFerrin vs. Israel Kamakawiwo'ole) by üfük
-
"Ne güzel..." Çok uzun zaman oldu. Fonda ne çaldığından haberim yok ama renkler kesinlikle mora çalıyordu. O gün bitmeyecek ...
-
Sabrımın tükendiği, heyecanımın kaybolduğu nokta, az ileride, sanki annesinin az önce "dokunma buna sakın" dediği vazoyu başarılı ...
-
Birbirilerini dinlemeyen insanları şimdi daha iyi anlıyorum, çünkü hiçbir boka yaramıyor, . Hikmet amcanın haklılığını herkes fark etmişte b...
-
A SHORT LOVE STORY
-
Mondros Mütarakesi'yle belirlenmiştir. Aksi belirtilmediği müddetçe her insanda geçerliliğini sürdürmesi, 3500 yıl süreyle garanti altın...
-
Gözlerimi kapadım, sadece rüzgarın sesi vardı kulaklarımda. Bal gibi kokuyordu sanki etraf, belki biraz da deniz. Zira denizi görmeyeli ne...
0 yorum:
Yorum Gönder