Şubat 24, 2011 | By: ufukcel

I Wish It Would Rain Down

(İlk öykü için: Here Comes The Rain Again)




Beynim allak bullak. Sanki kendi içime bile duyuramadığım isimsiz, boş cümleler var dilimde. Az sonra olacakları adım gibi biliyorum. Deliriyorum... Hayat ve rüya, hayat bir rüya, rüyamdan bir kez daha kendi çimdiğimle uyanıyorum. Bazen karıştırıyorum ikisini birbirine. Sanki çok farklılar birbirlerinden. Labirentimsi odalarımda ağırlıyorum sana ait hücrelerimi. Bazen öylesine dolu oluyor ki patlayacakmış gibi hissediyorum. Elimde değil ama... Her pare kalp atışında sesini duyuyorum tekrar tekrar. Rahat vermiyor beynimde yankılanan sesin. Yuvarlanıyorum sonra ağırlığına kendimi bırakıp. Sözüm bitiyor, nefesim tükeniyor, senleşiyorum o an. Kime uzadığını bilmediğim görgüsüz, ukala, şımarık, kıymetsiz ve ucube cümleler bırakıyorum benden yadigar. Sana hiçbir zaman ulaşmayacak...




Hoşgeldin... Tam senden söz ediyorduk biz de. Gelemeyeceğini düşünüp çayın altını kısmaya karar vermiştik. Yiyemeyeceğin kekleri komşulara dağıttık. Göremeyeceğin yüzleri yenileriyle değiştirdik. Konuşmaya çalıştığımız tüm konuları unuttuk, cümlelerimizi kısalttık, öznelerimizin yönünü belli ettik. Gözlerimiz halıdaki deseni inceliyor uzun bir süredir. Birbirimize bakıp da anımızı kısaltmak istemiyoruz. Seni beklerken boğazımıza oturan tüm kelimeleri çıkarmaya çalıştık. Birçoğunda başarılı olamadık ama bunlar sana sıkıntı yaratmayacak, söz veriyoruz. Madem'lerden, keşke'lerden, sanki'lerden uzak durmaya başladık. Hepsi birer yabancı tamamlayıcı ne de olsa. Ne geçmişimizde yaşadıklarımıza üzülüyoruz artık ne de gelecekte yaşayacaklarımıza gizli anksiyete bozuklukları saklıyoruz. Saha ve hava şartlarımız birlikte bir ömür geçirmek için oldukça müsait. Tek eksik olan sensin. Sendin...


Böyle olmamalıydı... Tam olarak rüyalarımı süslediğin şekilde gelmemeliydin yani bana. Biraz eksikliğini hissetmeliydim mesela. 'Nerede kaldı artık, gelmesi gerek' demeliydim. Boş dört duvarıma cevapsız sorular sormalı, hakkımda hiçbir şey bilmeyen insanlara seni defalarca kez gördüğümü anlatmalıydım. Yoldan geçenlere, 'sen olabilir misin acaba' diye bakmalı, senin sesin sandığım telefonları daha heyecanla açmalıydım. Diğerlerine ait her ayrılık haberini duyduğumda, bizim aslında hiç birleşmediğimizi aklıma getirip derinlerden bir "iyi ki" çekmeliydim. Ellerimi her gece bir kez de senin için yukarıya kaldırmalıydım, hiç değilse bir kez görebileceğim için inandığım tanrıya şükretmek için. Kadehimi de senin için kaldırmam gerekirdi, sadece güzel bakışının şerefi için.


Kozmik dalgalanmalar yaşayabilirdim her gece senle birlikte mesela. Ya sen de beni düşünürsen bir kez bile olsa o an? Aklımı kaybedecek gibi olurdum, yastığıma bir öpücük daha kondurur, ne kadar sarhoş olduğumu unuturdum. Hayatımdan griyi defeder, senin renklerini işlerdim her bir kareme. Bir asırlık düşüncelerimi bir kenara bırakır, yeni sayfalara doğru yol alırdım. Kısmi doğrularımdan vazgeçer, emin olduğum tek şeyi sevmeye devam ederdim.


Ama şimdi son sürat geliyorum sana doğru. Şimdi doğru zaman, artık biliyorum. Sana ait bir şeyler var bende, biliyorum. Kuluçkaya yatmış kalbimin eseri sendin, ağzımdaki güzel tadın sebebi de sen. Kollarım tam seni saracak uzunlukta, nefesim sana yetecek ferahlıkta, gözlerim sadece sana bakacak miyoplukta. Yağmur bizim için yağıyor, kuraklığım senle bitiyor. Takat katıyorsun dizlerime. Senin için geliyorum, sana doğru...


Sahi kimsin sen?

06 I Wish It Would Rain Down by ceressa

Bir e-mail adresi girmelisin:

By FeedBurner